Soru: Dikkat, alev, tutuşmak ve söndürmek kelimelerini kullanarak bir hikâye yazınız. Başlık: Berke'nin Yangın Hassasiyeti.
Artık haziran aynın son günleriydi. havalar iyice ısınmış, kırlar yeşile bezenmişti. Daha birkaç gün önce okulların tatile girmesiyle artık kendini gezmeye, dinlenmeye veren Berke, ailesiyle gideceği piknik için gün sayıyordu. Babası akşam işten gelince bu konuyu görüşmek istiyordu. O gün yine geç kalkmıştı. Kahvaltıda annesi ona en sevdiği omleti yapmıştı. Karnı doyduktan sonra annesine ellerine sağlık diyerek bahçeye çıktı. Hava güneşli ve güzeldi. Adeta insanın içini ısıtıyor ve ruhunu açıyordu. Keşke biz pikniğe gittiğimizde de hava böyle güzel olsa dedi içinden.
O gün mahallede biraz gezdi, arkadaşlarıyla oynadı ama kalbinde hep piknik vardı. Berke daha önce çok kere pikniğe gitmişti. Onun için pikniğin ayrı bir yeri vardı. Piknik alanı şenlik havasında geçiyordu. Bütün insanlar yemyeşil doğanın verdiği güzel bir ortamda ailesiyle geliyor, çocuklar oynuyor, dereler çağlayarak akıyor, mangallar yakılıyor, herkes keyifli bir gün geçiriyordu. Bu durumlar Berke için çok güzeldi. Bu yüzden pikniğe gitmeyi bir an öce istiyordu. Akşam oldu, babası işten geldi. Yemekte Berke konuyu annesinin kulağına çıtlattı. Annesi eşine Berke'nin okulu bitti, artık bir pikniğe gitsek, dedi. Babası bu isteği kabul etti. Tamam, hazırlanın, hemen yarın gidelim. Madem oğlumun böyle bir isteği var, onu mu kıracağız diyerek gülümsedi.
Berke çok sevinmişti. Babasına bakarak ancak çok dikkat etmeliyiz, yangın falan çıkmasın dedi. Önceki sefer gittiklerinde yan çardaktakiler közü söndürmeden gitmişti. Çöpler falan alev alınca, çardak da tutuşmuş ve yangını babası söndürmüştü. Berke bunu hiç unutmadığı için babasına küçük bir hatırlatma yaptı. Tamam, oğlum doğru söylüyorsun, közleri söndürmeye dikkat etmemiz lazım, aferin sana, dedi. Berke, o gece sabahı zor etti. Sabah kahvaltıyı da orada yapacaklardı. Bu yüzden annesi kahvaltı için gereken her şeyi hazırladı. Bütün hazırlıklar yapıldıktan sonra arabayla yola çıktılar. Piknik alanı daha sabahın bu saatinde dolmaya başlamıştı. Hava da açık ve az bulutlu olunca demek ki herkes bu güzel havayı değerlendirmek istemişti. Berke semaver yaktı, babası ona yardım ederken annesi de sofrayı bir güzel donattı. Haşlanmış yumurta, yeşil ve siyah zeytin, ıspanaklı gözleme, tahin helvası, bal, kaymak ve kahvaltının olmazsa olmazı küp peyniri sofrayı süslemişti. Semaverde çayları demlendikten sonra kahvaltılarını yaptılar.
Babasıyla annesi çekirdek çıtlatırken Berke hemen aşağıdaki dereye gitmek için izin istedi. İzni kabul edilir edilmez dereye koştu. Derenin suyu derin olmadığı için içinde yürünüyordu. Berke ayaklarını çıkardı, sıcak havada ılıyan su içinde yukarı doğru yürüdü, gönlünce eğlendi. Yarım saat sonra ailesinin yanına döndü, onlar da mangalı yakmıştı. Babası köfte almıştı ve mangalda köfte pişirdi. Hepsi ekmek arası köftelerini soğanlı salata eşliğinde yedi. Üstüne havadan sudan söz ettiler. Berke en çok bu sohbet anını seviyordu. Anne ve babası eski günlerinden bahsederken, bu anılar Berke'ye bir masal dinlemek gibi geliyordu. Böylece içinde huzur hissediyordu. Birkaç saat içinde artık toplanmaya başladılar. Mangalın, semaverin ateşinden arda kalan közleri Berke suyla bir güzel söndürdü. Yangın çıkmaması için her şeye dikkat etti. İyice emin olduktan sonra çöplerini de bir poşete annesiyle doldurarak onları yakındaki çöp kutusuna attı. Sonra bu güzel pikniğin ardından evlerine döndüler.
Yorum Gönder